Travma!
Duymaktan, yaşamaktan, yaşatılmaktan çokça korktuğumuz bir kavram değil mi?
Özellikle de bir çocuk için travma kavramını zihnimiz pek de eşleştirmez. Eşleştirmemeli bence de.. Ama maalesef yaşadığımız dünyada küçük yaşlardaki çocukların başına travmatik olaylar gelebiliyor.
Travma yaşayan çocuklar var ne yazık ki.
Ne kadar da üzücü, değil mi?
Kendi çocuğunuz için travma kavramını aklınıza getirmek korkutucu, hatta çocuğumuzun travma yaşaması anlatılmayacak bir şey.. kaldı ki cinsel bir travma yaşamasının tahayyül edilmesi bile korkutucu..
Doğru mu? Evet doğru.. zor, çok zor.. özellikle de bunu yaşayan bir çocuk için en zoru..
Fiziksel olduğu kadar duygusal istismarlar, travmatik deneyimler olduğu kadar cinsel travmalar olabiliyor maalesef..
Fiziksel ve duygusal travmaları çoğu kez en yakınlarından görebiliyor çocuklar. Başkalarından da..
Cinsel travmaları da maalesef en yakınlarından görebiliyorlar..
Tüm travmaları aynı kategoriye sokmak doğru değildir. Bu konuda herkes aynı fikirdedir diye sanıyorum. Cinsel travmaya maruz kalmış bir çocuğun fiziksel travmaya göre daha fazla etkilenebileceğini tahmin edebiliyorsunuzdur.
Fiziksel olarak, duygusal olarak ve cinsel olarak travmaya nasıl maruz kalındığını sanırım haberlerden duydunuz. Peki sonrası..
Adli süreçler çoğunda olur. Bazen de gizli kalır ve adli süreç başlamaz. Üzücüdür ki travmaya maruziyet devam eder. Kronik veya 2.ncil tip travma gelişir.
Ben bu yazıda özellikle cinsel travma (cinsel istismar) konusu üzerinde durmak istiyorum.
Her zaman aklınıza en ileri düzey temas içeren cinsel davranışlar gelmesin. Bunun çokça aşamaları olabilir. Elbise üzerinden, ten üzerinden, özel bölge dışında, özel bölgelere tensel dokunma, özel bölgelere yine özel bölgeleriyle temas etme, özel bölgelerden vajina ve/veya anal bölgeye cinsel bir organın teması etmesi, veya ayrıca boşalma vs. Gibi şeyler de içermesi..
Hepsinin ötesinde bu yapılanın cebren, tehdit yoluyla yapılması, en yakınından yani aile çevresinden birine yapılması vs.. gibi..
Konu uzayıp gidiyor..
Bu aşamaların adli olarak önemi olduğu kadar, ruhsal olarak da önemi bulunuyor.
Daha ileri aşamalar, daha küçük yaş çocuğu, daha büyük biri tarafından yapılması, tehdit ve zorbalıkla yapılması gibi şeyler de eşlik ediyorsa çok daha umutsuz bir duruma doğru gidiyoruz demektir.
Ve son olarak özellikle de üzerinden çokça yıl geçmiş olması da ruhsal olarak işi daha çok zor durumlara sokuyor demektir.
Bir de düşünün, biz mesleki olarak bu vakalarla bu konuları konuşuyor. Çoğu kez bunları açmaya isteksiz danışanları veya aileleri bunu konuşmaya teşvik ediyor.
Danışanın sürekli düşünmekten kaçındığı bu durumlarla çalışmaya gönüllü olarak onları adapte ediyoruz.
Bu bir aşama..
Sonrasında travmanın ve üzerine eklenen ek: depresyon, kaygı bozukluğu, dissosiyatif bozukluk gibi ek tanıları çalışmak gerekebiliyor.
Süreç uzayıp gidiyor. Ama bir ömür boyu travmanın büyük ve yıkıcı etkisi altında yaşamaktansa süreç alsa da “travmayı yenebilmek” kavramını danışanla tanıştırmış oluyoruz. Umutsuzluklar umuda, kaygılar sakinliğe, kaçınmalar baş etmeye, isteksizlikler gönüllülüğe evrilir.
Travma sonrası stres bozukluğudur bunun adı..
Zordur her ne kadar bizim işimiz de olsa.. danışan içinse tahmin bile edemezsiniz.. işte o kadar zordur..
Özellikle çoğu ebeveyn aslında bilmez çocuğunun böyle bir şeye maruz kalıp kalmadığını.. Bunu görüşmelerimizden söylüyorum. Biz bile konulara bazen zor ulaşırız. Bazen de ilginçtir danışanın kendisi konudan o kadar uzaklaşmıştır ki, kendi bile zor hatırlar neler yaşadığını.. Zihni yaşadığı travmayı o kadar güçlü bastırmıştır ki dissosiyatif düzeyde gerçeklikten kopmuştur sanki..
Neyse şunu söyleyelim. Herkes bir konuda bir şey yazar çizer.. Ancak bizim yazdığımız yaşanmıştır.. hem de defalarca.. Bizim yüz yüze kaldığımız o kadar çok an olmuştur ki.. Bu cümlelerin içerisinde o kadar unteorik (sanırım ben uydurdum bunu) bilgi vardır ki.
Ailelere önerim şu: Öncelikle çocuğunuzun bir travmaya maruz kalmaması için uğraşın.. demiyorum. Çünkü bazen bu sizin elinizde olmaz. Çocuğunuzda bir takım davranış değişiklikleri varsa; depresif ise, kaygılı ise, içe dönmüş ve isteksizleşmişse, ketlenmiş (yaşamsal doğal tepkilerden uzaklaşarak gelişen donukluk), bir farklılık varsa.. bir çocuk ve ergen psikiyatristine başvurun ki.. üzerinden yıllar geçmesin.. Çocuğunuz sağlıklı hayatına daha erken dönsün..
Olasılıklar; intihar davranışı, kendine zarar verme (self mutilasyon), sosyal çekince ve yaşına uygun sosyal becerilerin kaybı, akademik gerileme, insanların tamamına güvenmeme vs.. dir. Kim suçlu, kim değil, benim hatam mı gibisinden ebeveynin girebileceği karmaşa bir yana, odak noktanız destek aldırmak olmalı..
Çünkü o bunu hak etmiyor..
Deneme