Kliniğimize bu şikayetle başvuran çokça danışanımızın olduğunu söyleyerek başlayalım.
Artık klişe bir kavram olmaya doğru gidiyor diyebiliriz. “Benim dikkat eksikliğim var, Dikkatim dağınık, Dikkatimi toplayamıyorum.” Vs..
Bu ifadeleri çokça söyleyenimiz vardır çevremizde..
Hayatın yoğunluğu, stresi, zorlukları bir yerde hepimizin dikkatsizleşmesine neden oluyor. Bu ifadeleri kullanırız ve doğrudur da.
Peki bizim klinikte ilgilendiğimiz perspektiften bakalım konuya;
Yukarıdaki ifadeleri dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) bulunan bir çocuk kullanır mı? Kullanmaz.
Çünkü kendisinde dikkat eksikliği olduğunu bilmez. Dikkatinin normal olduğu zamanlar olsaydı, dağınık ya da eksik olduğunu da bilmiş olurdu. Biraz yaşça büyümüş çocuklar; 9-10 yaşından sonra ve aşağı yukarı 13-14 yaşlarındakilerde belki duyabiliriz. Artık farkına varmış olabilir; kendisinde yıllardan beri dikkat eksikliği olduğunu..
İlginçtir dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuk ve gençlerin kendilerinden durumun farkında olmayışları garip gelebilir ama gerçekten de hayatı çevresini, insanları da kendileri gibi bilirler. Asıl kendilerinde olan bitenden bir haber olurlar çoğu kez. Bu kadar dağınıklığı, unutkanlıkları, anlık olarak konuşmalardan hayallere nasıl geçtiklerini, haz veren şeylere olan ilgilerinin yüksek ama sorumluluk gereken işlere hep soğukluklarını..
Hayatları hakkında daha az farkında yaşarlar. Bu bazen iyi bir şey mi diyebilirsiniz. Olabilir de.. bazı şeyleri farketmemek, insanların hoş olmayan yaklaşım şekillerini, birbirleri hakkında dedikodularını, ayak oyunları hakkında detayları, hatta kendisiyle konuşan karşısındaki kişinin ima ettiği şeyi farketmemek..
Bazen iyi yanları var; bir açıdan. Ancak eminim aslında kimse istemez bunu. Yaşını başını almış bir yetişkin DEHB’linin bu az farkındalıklı hayatından memnun olacağını. Yaşamaya devam etmesi, belki de çoğu kez insanların onu manipüle etmesi, göstere göstere dolandırması, yalan söylemesi vs.. bence istenmeyecek şeylerdir.
Çoğu DEHB’si olan insan için zor aslında değil mi?
Nörogelişimsel bir sorun olduğundan dolayı bazen hayat boyu DEHB ile yaşamımızı sürdürürüz. Kolay vazgeçmeler, kolay sıkılmalar, hayattan bıkkınlıklar, depresyonu işaret etmese bile anlık olarak çokça DEHB’li; gel gitler, tutarsızlıklar yaşar.
Çocuklardaki durum; yaşına göre olgunluğuna göredir. Hiperaktivite tarafını daha çok görürüz.
Hekimler bazen kız çocuklarındaki DEHB’yi atlayabilir, farketmeyebilirler.
Çocuklarındaki durumu en iyi ebeveynleri bilir. Çünkü en çok onları tüketir DEHB’li çocukları..
Bazı ebeveynler de çocuklarında hiperaktivite yoksa dikkat eksikliği sorunu olduğundan bihaber olabiliyorlar.
Hatta şunu duyarım: bizim çocuk salak, gerizekalı, şapşal, o öyledir hep öyleydi vs..
Halbuki bunun bir nörogelişimsel psikiyatrik bir sorun olduğunu bilmezler, destek almanın gerekliliğini düşünmezler. Maalesef ülkemizde psikiyatrik destek almanın gerekliliği konusunda farkındalık az.
Belki yavaşça gelişir ama insanlar bazen yıllarca üzerlerindeki psikolojik-psikiyatrik yük ile yaşarlar. Psikoterapiyle aşılabilecek şeyler iken sanki yaşaması gerekliymiş, yapacak bir şey yok gibi hissederler.
DEHB, evet, sanıldığı kadar basit bir sorun değil. Bi etrafınıza bakın; zeki ama bir türlü okuyamamış, belirli bir kariyere gelememiş ancak çok zeki kaç insan var?
İşte onların önemli kısmında DEHB olabilir. Haberleri belki yok, artık olsa bile ne değişir ki denilebilir.
Daha çocukken destek almak önemli,
Bir yandan da orda burda DEHB konusunda bilip bilmeden söz söyleyenler var. Onları es geçmeyelim;
DEHB nörogelişimsel psikiyatrik bozukluktur. Şöyle, böyle denilerek insanların psikiyatrik destek almasını engellemek ya da bilimsel olmayan yöntemlere yönlendirmek bence bir suçtur. Çünkü tıbbi bir sorun var ve siz hekime değil hekim olmayan insanların uygulamalarına yönlendiriyorsunuz. Bu kabul edilemez. Elbette insanlar da biraz bilgili olmalı. Kafa karışıklığı oluşturan bu insanların dediklerine karşılık . Biz yine de hekimimizi dinleyelim demeleri gerekiyor.
Hekimlik; güven demektir. Siz en baştan güvenir de her şeyinizi hekiminize açarsınız. Sağlığınız söz konusu olduğunda dikkatli olmanız gerekiyor.
Bazı yanlış ifadelendirmeler için net ve doğru ifadeleri buraya yazıyorum:
DEHB tedavisinde hala ilaçsız bir yöntemin tek başına etkili olduğunu gösteren bir tıbbi veri yoktur.
DEHB çok sık rastlanır ve her on kişiden birinde vardır.
DEHB var, ya da yok diyebilecek tek merci hekimdir.
Gıdalardan dikkat eksikliği bozukluğu diye bir şey gelişmez.
Tv izlemek dikkat dağınıklığını arttırır. Ancak bu tanının oluşmasına yol açmaz.
İlaçlar bağımlılık yapmaz. Yan etki yapmaz diyemeyiz. Çünkü bütün ilaçlar yerine göre yan etki yapabilir.
Tedavi almayanlarda sigara-alkol-madde-teknoloji bağımlılıkları daha çok görülür.
Hayat boyu ilaç kullanımı gerekmez. Farkındalık geliştikten sonra gerekmeyebilir. Buna da hekim karar verir.
Dikkat eksikliği mutlaka çocukken başlamıştır. Sonradan başlayan DEHB olmaz.
Sonradan başlayan dikkat eksikliğinin sebepleri başka şeylerde aranmalıdır. Bunun için de bir hekim değerlendirmelidir.
Dikkat setlerinin DEHB’nin düzelmesine faydası neredeyse yoktur.
DEHB tanısı testlerle konulmaz. Testler tanı koymaya yardımcı olabilir sadece.
Sorunuz varsa yorumlarda yazabilirsiniz.
Kalın sağlıcakla..
Comments