Okulda Davranış Bozuklukları

Okulda Davranış Sorunları: Çocuğunuz Hakkında Duyduklarınızı Değiştirecek 4 Şaşırtıcı Gerçek

Okuldan gelen bir telefon, yine can sıkıcı bir haber… Çocuğunuzun davranışlarıyla ilgili bir şikayet daha. Ebeveynler ve öğretmenler için bu durum, zamanla büyük bir strese ve çaresizliğe dönüşebilir. Hatta zamanla bu telefonlar, bir utanç ve okula gitmekten çekinme hissine bile neden olabilir. Evde konuşmayı, mantıklı açıklamalar yapmayı denediniz ama sorun bir türlü çözülmüyor. Eğer bu senaryo size tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Çocuk Psikiyatristi Dr. Ömer Uçur’un paylaştığı bilgiler, bu zorlu sürece bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Alışılmış yöntemlerin neden işe yaramadığını ve aslında ne yapmanız gerektiğini anlamak için okumaya devam edin.

İlginizi Çekebilir: Okul Fobisi

1. Neden “Mantıklı Konuşmalar” Çoğu Zaman İşe Yaramıyor?

Çocuğunuzla oturup davranışının neden yanlış olduğunu, başkalarına nasıl zarar verdiğini veya sonuçlarının ne olacağını defalarca anlattınız. Kulağa son derece mantıklı gelse de Dr. Uçur’a göre bu yaklaşım, genellikle en büyük hatalardan biridir. Altta yatan bir tanısı olan veya otorite algısı farklı gelişmiş çocuklar için sözel açıklamalar ve mantıksal argümanlar etkisiz kalır. Sorunun çözümü genellikle konuşmaktan değil, davranışsal yaklaşımlardan geçer. Bu, sözle ikna etmek yerine, doğru davranışları ödüllendirme veya yanlış davranışlara belirli sonuçlar getirme gibi daha somut yöntemler kullanmak anlamına gelir ki bu konuya dördüncü maddede daha detaylı değineceğiz.
böylesine absürt davranışları ortadan kaldırmanın yolu çoğu kez bakın çoğu kez konuşmak değildir… Çok mantıklı ama hiçbir işe yaramayan konuşmalar aslında…
Peki, konuşmak işe yaramıyorsa ve öğretmen sürekli arıyorsa, bu durumu nasıl doğru okumalıyız? Bu, bizi ikinci önemli gerçeğe getiriyor…

2. Şikayet Değil, Yardım Çağrısı: Öğretmenin Perspektifi

Öğretmenden gelen bir telefon, ebeveynler tarafından sıklıkla bir suçlama veya kişisel bir saldırı olarak algılanabilir. Ancak durumu öğretmenin gözünden görmek, bu dinamiği tamamen değiştirir. Bir öğretmen, aynı anda çok sayıda öğrencinin akademik ilerlemesinden, sosyal gelişiminden ve fiziksel güvenliğinden sorumludur. Bir öğrencinin davranışı sınıf düzenini bozduğunda, dersin işlenmesini engellediğinde veya başka bir çocuğa zarar verdiğinde, öğretmen sadece o çocuğu değil, tüm sınıfın iyiliğini düşünmek zorundadır. Bu nedenle sizi aradığında amacı sizi suçlamak değil, çocuğa ve dolayısıyla tüm sınıfa yardımcı olacak bir çözüm yolu bulmak için işbirliği talep etmektir. Bu bir şikayet değil, bir yardım çağrısıdır.
Öğretmenin bu yardım çağrısı ve mantıklı konuşmaların yetersiz kalması, aslında çoğu zaman daha derin bir şeye işaret eder. Bu da bizi üçüncü ve en kritik gerçeğe ulaştırıyor.

3. Buzdağının Görünen Yüzü: “Kötü Davranış” Çoğunlukla Bir Belirtidir

Israrcı, absürt veya saldırgan davranışlar genellikle çocuğun “yaramaz” olmasından kaynaklanmaz. Mantıklı konuşmaların işe yaramaması (1. Gerçek) ve öğretmenin sürekli olarak yardım istemek zorunda kalması (2. Gerçek), bu davranışların birer belirti olduğunun en güçlü işaretleridir. Tıpkı yüksek ateşin bir enfeksiyon belirtisi olması gibi, bu davranışlar da çoğu zaman altta yatan ve teşhis edilmemiş bir sorunun dışa vurumudur. Dr. Uçur, bu davranışların ardında şu gibi durumların olabileceğini belirtiyor:

  • Dikkat eksikliği bozukluğu (DEHB)
  • Davranış bozukluğu
  • Karşıt olma karşı gelme bozukluğu
  • Duygusal sorunlar (aile içi problemler, ayrılık kaygısı vb.)
  • Atipik otizm
  • Diğer nörogelişimsel bozukluklar

Bir öğretmenin veya ebeveynin bir çocuğu profesyonel bir değerlendirme için çocuk psikiyatristine yönlendirmesi, bir suçlama değil, sorunun kökenini anlama ve doğru çözümü bulma yolundaki en önemli adımdır.
Altta yatan nedeni anlamak profesyonel bir süreç gerektirse de, bu süreçte hem ebeveynlerin hem de öğretmenlerin hemen uygulamaya başlayabileceği güçlü bir strateji var.

4. Odağınızı Değiştirin: Sorun Çıkmayan Günleri Takdir Edin

Pozitif pekiştirme güçlü bir araçtır, ancak Dr. Uçur şaşırtıcı ve pratik bir strateji sunuyor: Sadece “iyi bir şey yaptığında” değil, özellikle sorunlu davranışı sergilemediği günlerde çocuğu takdir edin. Örneğin, o gün kimseye vurmayan veya absürt bir davranışta bulunmayan bir çocuğa basitçe, “Sen bugün bayağı iyiymişsin” demek bile büyük fark yaratır. Bu küçük ama güçlü müdahale, çocuğun kendini kontrol etme çabasını fark ettiğinizi gösterir ve olumlu bir ivme kazandırır. Bu pozitif yaklaşım aynı zamanda daha güvenlidir. Çünkü Dr. Uçur’un da uyardığı gibi, bir davranışın arkasındaki nedeni tam olarak bilmeden cezalandırma yoluna gitmek tehlikelidir. Çocuğun olumsuz tepkisi, başka bir öğrencinin zorbalığına karşı bir savunma olabilir ve bu durumda verilecek bir ceza, onu okuldan tamamen soğutabilir.
——————————————————————————–
Sonuç
Çocukların okuldaki davranış sorunlarına yaklaşımımızı değiştirmek, çözüme giden yolda atılacak ilk ve en önemli adımdır. Mantıklı konuşmaların yetersizliğini kabul etmek, öğretmenin çağrısını bir işbirliği daveti olarak görmek, davranışları bir belirti olarak okumak ve olumlu anları proaktif bir şekilde pekiştirmek, çaresizlik hissini umuda dönüştürebilir. Şimdi durup düşünün: Bu bakış açılarından hangisi, hayatınızdaki mücadele eden bir çocuğa yaklaşımınızı en çok değiştirebilir?

İlk Yayımlanma Tarihi: 07.12.2025
Güncelleme Tarihi: 07.12.2025
Uzm. Dr. Ömer Uçur
Detaylı Özgeçmiş İçin Tıklayın

2010 yılında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2013 yılındaki Tıpta Uzmanlık Sınavında Türkiye 107’ncisi olarak İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında uzmanlık eğitimine başladı. Meslekte 10 yılı aşkın deneyime sahip olan Uçur, çeşitli psikoterapi yaklaşımlarını bir arada kullanarak bütüncül bir çerçevede çalışmaktadır.

Halen kendi özel kliniğinde hizmet vermekte ve Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümünde klinik psikologların yetişmesine katkıda bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Anasayfa
Whatsapp
Ara
Randevu
İletişim